28 Aralık 2009 Pazartesi

GİRİT'TEN, GİRİTLİLİK ,LE BİR YAŞANMIŞLIK HİKAYESİ...

Girit'ten, Giritlilik ile bir yaşanmışlık hikayesi...
Girit adasının Resmo kentinde,Ahmet Çilingiraki’nin 1915 yılında,bir oğlu olur.İbrahim koyarlar adını.1924 yılında,mübadele göçü olunca,9 yaşında İbrahim Çilingiraki,Giritten Ayvalık’a gelir.Giritliler,hep yeniliklere meraklıdırlar.İbrahim Çilingiraki de,o günlerin yeniliği otomobiller olduğundan,Ayvalık’taki otomobilcilerden şöförlük öğrenir.Genç yaşta Ayvalık Osmanlı Bankasının şöförü olur.Devrin harcı alem otomobilleri o günlerde,4 kişilik,bir ileri, bir geri ve freni olan,bu yüzden de, (bir ileri bir geri ) diye adlandırılan otomobilleri devamlı kullanırdı.Bir ileri,bir gerilere,ayni zamanda,üstte açılır kapanır tavanları olduğundan körüklü de denirdi.O zamanlar,Ayvalık’tan İzmir’e iki günde gidilirdi.Gediz nehrinde henüz köprü yapılmadığından,otomobillerle beraber sala binilir,salla Gediz geçilirdi.Kabakum beldesi yakınlarında, yol denize çok yakın geçerdi.Bu yüzden de kuvvetli lodos rüzgârı estığinde yol çoğu kez,sular altında kalırdı.Günlerden bir gün,şöför Çilingiraki İbrahim,Ayvalık’tan iki yolcu ile birlikte,Osmanlı Bankasının Fransız müfettişini de,İzmir’e getirme talimatını alır.Kabakum’a vardıklarında,bakarlar ki;Lodos,kıyıya fazla miktarda çakıl yığmıştır.Nasıl olsa körüklü,bu çakılları aşar diye,körüklüyü çakıllı yola vururlar.Gelin görün ki:Körüklü çakıllı yola saplanmış,ileri,geri bir türlü çıkamaz çakıllardan.Çilingiraki İbrahim kan ter içerisinde,çaresizlikten,ne yapacağını şaşırmış,dinlenirken,ayni yoldan geçmek için,bir deve kervanı yanlarına yaklaşır.Deveci ne oldu diye sorar.Şöför İbrahim,Körüklüyü çakıla saplattık.Nasıl çıkacağımızı bilmiyoruz,der.Deveci,bir urganın,yani kalın ipin varmı? Diye sorar.İbrahim urganı deveciye uzatır.Deveci,en kuvvetli pehlivan deveyi alır,kıh der,yere çökertir.Urganın bir ucunu,körüklüye,bir ucunu da pehlivan devenin semerine bağlar,Fransız müfettiş te olanları hayretle izler.Biryandan da elinde kamera,olayları filme almağa çalışır.Deveci pehlivan deveye yaklaşır.Pehlivan deveye kalk dedimiydi,pehlivan deve lök cüssesi ile ayağa kalktığında,körüklü de karaya çıkıvermişti,bile.Bundan böyle de ,çilingiraki şöför İbrahim’in ve Ayvalık’taki adı,DEVECİ olacaktır artık.Onun sülâlesi de DEVECİ olarak anılacaktır.Çilingiraki şöför İbrahim,bugün,91 yaşında olayları dün gibi hatırlıyor.Osmanlı Bankası müdürü,bir gün,banka odacısı Arap Mustafa’ya,git bana Deveci İbrahim’i bul,getir,demiş.Arap Mustafa gitmiş,gelmiş,ben şimdi,hangi ahırda Deveci İbrahim’i arayayım? Diye,müdüre geri gelmiş.Müdür de demiş ki:yok be oğlum,git bizim şöför İbrahim’i al getir.İşte odur,Deveci İbrahim.). Tarihimizi biraz hatırlamakta yarar var. Şapka devrimi olduğu gün "Şapka devriminde Ayvalık eşrafı" adı altında bir fotoğraf çekildi. Bu fotoğrafı görmeyen varsa görmesini tavsiye ederim. Çünkü çok gurur verici bir resim Orada yer alan babalarımız, dedelerimiz melon şapkaları ile şık temiz kıyafet-leri ile İngiltere Lordlar Kamarasına taş çıkarıyorlar sanki. Celal Bayar başbakan ve cumhurbaşkanı olduğu dönemlerde Ali Cömert beyin bugün IDA restorant diye işletilen evinde konuk edilirdi. İsmet İnönü başbakan veya cumhurbaşkanı olduğu dönemde yatla Ayvalığı ziyiaret eder; Motorla karaya çıkarken kendisini karşılayan Ayvalıklıları görünce "Çabuk beni yata geri getirin" der. Yatta en güzel esvaplarını giydikten sonra karaya çıkar; Çünkü rıhtımdaki ahali öylesine temiz kıyafetli ve şıktı ki; İsmet İnönü eziklik duymak istemedi. Yine Celal Bayar başbakan olunca memleketi olan Gemliğe bir iyilik, son zamala-rın tabiri ile bir kıyak yapmak ister; Gemliğe bir sardalya konserve fabrikası kurulacaktır. Fabrikaya okumuş bir sahip aranır; Koskoca gemlikte aranır taranır okumuş olarak ancak ilkokul mezunu Ala'eddin bey bulunabilir ve Alaeddin Sardalya fabrika-sı kurulur. Oysa ki: Aynı dönemde Ayvalık Belediye Başkanı olan MUHİP ÖZYİĞİT Liege Üniversitesi mezunudur. Bütün bu tarihsel örnekler Midilliden, Rumeliden, Giritten gelen kültürümüzün ve insanımızın zenginliğini gösterir. Onun için Kayseri-liler "ÖĞÜNMEK GİBİ OLMASIN AMMA KAYSERİLİYİZ" demesinler. Öğünülecek bir şey varsa onu da bize bıraksınlar.Anadolu'da Trakya'da yürekten söylenen yanık bir türkü vardır.Dağlar dağladı beni / Gören Ağladı beni / Merak ta etme / Nazlı da Cemilem / Sevda bağladı beni /Sevda bağladı beni........ Yüce dağlar / Cüce dağlar /Duyduk duymadık demeyin / Boşuna böbürlenmeyin /Boşuna heveslenmeyin....BİZ AYVALIK BİR AİLEYİZ; BİZ AYVALIK BİR AİLEYİZ; BİZ AYVALIK BİR AİLEYİZ.... Antropoloji - Arkeolojik kazılar bize gösteriyor ki.: İnsanoğlu yeryüzünde 250.000 yıldan beri vardır. Bu 250.000 yılın son 50.000 yılında insan ancak mağaraya girebilmiştir. İnsan bu ellibin yılın kırkbin yılını mağarada geçirdi; Ancak onbin yıl önce neslimiz mağara-dan çıkabildi. İnsanoğlunun bütün serüveni hep bu onbin yıla sığar; Yeryüzünde ne oldu ise hep insanların emeği ile oldu. İnsanoğlu doğarken de, ölürken de birbirine eşittir. Herşeyi çalışmayla, eğitimle kazanır. ARISTO "Dehamı dahi çalışarak kazandım" dİyor.Dr.Hasan HORTOalıntıdır..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder