4 Kasım 2012 Pazar

Özlemaki blog spot tan alıntıdır


Buğaça (Μπουγάτσα), yağmurla gelen bir arkadaş, likörlerim



Buğaça (Μπουγάτσα); elbette Türkçe'den Yunanca'ya "poğaça" kelimesinden geçmiş, mübadeleyle Ege'nin karşı yakasına ulaşan bir kelime. Peynirli, susamlı yani tuzlu haliyle bildiğimiz bu lezzet, karşı tarafta benim ikinci aşkım Selanik'te tatlı haliyle de kapış kapış gidiyor. Toprağım Hanya'da peynirli yapılmaya devam ediliyor lakin Selanik'te günün her saatinde, herkesin elinde bir buğaça görmek mümkün.
Selanik'i neden bu kadar sevdiğimi henüz hakkıyla tanımlayabilmiş değilim, tanımlamam da gerekmiyor ama sanırım Atina'dan daha çok sevdiğimi biliyorum. Giorgo ve Xaroula'nın orada olması, İzmir'in küçültülmüş bir kopyası oluşu, Osmanlı izleriyle harmanlanmış sokaklar, Kuzey Afrika ülkelerinden göç etmiş Ortodoks nüfus, azımsanmayacak Musevi nüfus, Türkçe konuşma hasretiyle peşimden koşup 'Memlekette ekmek kaç para oldu?' diye soranlar, hala İstanbul'dan getirdikleri mandaların sütüyle kazandibi yapanlar Selanik'in, Hanya'dan sonraki ikinci aşkım olmasında epeyce etkili.




Selanik buğaçası için:


Dolgu malzemesi
1/2 bardak irmik
1 y.k. un
2/3 bardak şeker
1 limon kabuğu rendesi (paşa keyfinize bağlı olarak)
3 yumurta
1 vanilya
1/2 lt. süt
2/3 bardak tereyağı
bir tutam tuz



20 yaprak milföyle dolgu malzemesinin, 180C & 30' sonra arz ettiği hal
Fırınlamadan önce balla fırçaladım kendilerini, üzerlerindeki ışıltının kaynağı yağ değildir efendim!
























Pudra şekeri ve toz tarçının baştançıkaran dokunuşu


Geçen hafta İzmir soğuktu. Ben öyle tir tir titreyen biri değilim ama, bu tür bir hedefim olmasa da inceden bronzlaşmaya ve neredeyse 2 aydır açık ayakkabı mevsimini açmış olmama rağmen; birdenbire kapalı ayakkabılara ve uzun kollulara geri döndüm. Bir sabah okula geldiğimde, filtre kahvem ve Karelia tütünümle beraber ders başlayana kadar dışarda dumanlanırken bazı arkadaşlar çimlerin arasından peydahlandı. Yavru kedilerimizi biliyorsunuz, onlar da salyangozları istila etti! Kedilerimiz artık palazlanmış oldukları için salyangoz ordusu epeyce zayi verdi.(Bu durumda sizce kedilerimiz Giritli sayılır mı?) Muharebe esnasında canını kurtarak için tam yol ileri giden bir salyangozla işte böyle karşılaştım.


Şimdi gelelim geçen hafta çileğe, duta ve limona yatırdığım Girit rakısına
Hazırlık aşamasını daha önce yazmıştım.Aradan 1 hafta geçti, meyvelerle iyice bütünleştiler ve şerbetle buluştular.

Şerbet soğuyunca, meyveler süzüldü ve ikisi birleşti, şişelendi, dolaba yerleşti.Üzerine tarih etiketi koymadım zira tadına bakayım derken, şu anda gördüğünüz şişeler zaten epeyce azaldı. Sfinaki bardakçıkları kar etmiyor, kupaya terfi olmak üzereyim =)

Hayırlı Pazarlar efendim, inceden çakırkeyf Özlemaki şimdi kitap okumaya gidiyor.

Seni seviyorum GİRİT alıntı


Girit;Horta, kuzu çevirme,menemen,peynir yapımı, çikiduası alıntı







Girit;Gecesi, limanı,dalgakıranı, folkloru alıntı





Girit keyif kahvesi ağacı feneri alıntı