HERAKLION`e uğrayanlara önerilen, görmeleri istenilen en etkileyici yer eski Türk mahalleleridir. Yüzlerce ev şimdi birer döviz basma makinesi gibi turistik eşya satıyor. Atalarımızın kurduğu mahallelere, inşa ettikleri çeşmelere, camilere sokuldukça, yüreğinize sığmayan bir hüzün kaplar içinizi. Giritli bir rüzgar vurur yüzünüze, geçmişinizi sorgulamaktan korkarsınız. Üç kıtaya hakim bir imparatorluğun izlerinden kalanlara dokunmazsınız. Kolların, duyguların kilitlenir. Ellerin yanacakmış gibi olur. Şimdi sarhoş kokan bu kentte `atalarım yaşıyordu`` diyecek kimse bulamazsın. Tarifsiz duygular içinde, ahşap evlerin penceresinden birilerinin sizlere seslenmesini beklersiniz. Yağmalanmış tarihten arta kalan, sadece evler ve taşların tanıklığı. HERAKLION`u gezen gazeteciler, tıpkı Hanya`da olduğu gibi bir tek polis memurunu göremediler. Tercümanımıza nedenini sorduk, yanıt çok ilginçti. `Suç oranı sıfır düzeyde. Cezaevleri boş sayılıyor. Suyun öbür tarafıyla, bu tarafı arasındaki fark işte bu kadar. Ufuk Güldemir`i anmak Türkiye`nin bugünden daha çok politize olduğu 1980`li yıllarda Ufuk Güldemir bir yıldız gibi parlamıştı. 12 Eylül darbesine `hayır`` diyebilen gazetecilerdendi. Cumhuriyet Gazetesi`nin Washington temsilcisi olduğu yıllarda evinde hararetli siyasi tartışmalar yaşardık. Amerika`nın Ortadoğu projesini ilk kez onun ağzından 1984`lü yıllarda duymuştum. Ufuk`tan çok şey öğrendik. Sadece iyi bir gazeteci, yazar, girişimci değil, aynı zamanda zor günlerin dostuydu. Allah rahmet eylesin.
__________________
29 Haziran 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder