Sabah henüz olmamıştı! Sobada geceden kalma biraz sıcaklık hala duruyor. Pencereye yaklaştım dışarısı aydınlıktı ama sabah hala olmamıştı! Karın beyazlığı ve o muhteşem soğukluk hissi tüm bedenimi sarmıştı! Burnum akıyordu hafiften. Cama yaklaştım iyice, biraz araladım ve bahçedeki kar kokusunu ciğerlerime çektim! Sanırım yaşamak buydu! Hissediyordum her bir kar tanesini ve yaşamak için bir nedenim olduğunu!
Bu gün çok heyecanlıydım aslında! Sabah olmadan önce kilisenin hemen üzerindeki tepede buluşacağız onunla! Kimselere görünmeden gidip görüşmemiz lazım! Hemen üzrimi giymeye başladım! Çoraplarımı giyerken, ayaklarımın buz gibi olduğunu ellerim deyince hisediyorum! Yün çorap seçtim bu gün. Kar soğu da bir başka oluyor! Tüm şehiri örttü işte ve bir benim sevdam dışarda kaldı bu soğukta! Hemen giyinip kapıya doğru yöneldim! Kimseyi uyandırmamak için büyük bir titizlikle araladım kapıyı ve kendimi beyazların içine salıverdim!
Aslında çok soğuk dışarısı! Yalnız heyecandan olsa gerek ya da çok hızlı yürümekten terledim bile! Yazın da bir başka olur buraları aslında! İnsan sevdalanacaksa burada sevdalanmalı! Yürüken karla sohbet ediyordum sanki; her kart kurt sesinde bana birşeyler anlatıyor gibi, tarihten, bugünden, yarından...Kiliseye yaklaştım. Geceye tek delil ayak izlerim oldu! Tepeye doğru çıkıyorum, çıkarken bakıyorum ki ayak izleri var! Demek ki gelmiş! Ah bak nasılda heyecanlandım iyiden iyiye! Buluşacağımız yerden çok güzel gözüküyor şehir! Sanki tek sıra olmuş gibi ayaklarımızın altında bembeyaz bir deniz!
Yukarıya çıktığımda ayak izlerinin klisenin papazına ait olduğunu gördüm! Çok şaşırdım ve korktumda! Papaz bey beni karşıladı;
-Hayırdır bu saatte?
-Uykum kaçtı, şehri izlemek istedim!
-Biliyor musun? Ben hemen hemen her gün bakıyorum bu şehre buradan! Bu gün erken çıkıp bakmak istedim!
-(Bu gün he? dedim içimden) Bu günün bir özelliği var mı?
-Aslında var! Çok sevdiğim komşum dimitri istanbula taşındı bu gece! Ani bir karardı ve ailece gittiler!
-Ne?Nasıl? Neden?
Diyerek saçmalamaya başladım! Olamazdı! Daha dün akşam üzeri ayarlamıştık bu buluşmayı! Demek gittiler he? Şimdi ne yapacağım? Allahım! Sus pus olup kalmıştım öylece!
Papaz efndi biliyordu sevdamızı! Ben olduğum yere çöktüm, ellerim başımda beyazlar altındaki şehre bakıyordum ıslak gözlerle! Papaz efendi omzuma elini koydu;
-Evlat! Sen de falza kalma! Haydi iyi sabahlar! Dedi ve gitti...
Yalnız bir şehir ve yalnız bir ben! Girit sevdanı yaşamakta zor ayrılığını yaşamakta...
2 Şubat 2010 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder