19 Ağustos 2010 Perşembe

SON GİRİT ROMANININ YAZRI SABA ALTINSAY...

SON GİRİT ROMANININ YAZARI SABÁ ALTINSAY




Yazarlığa başlamak için mi Girit'i seçtim, Girit'i seçtiğim için mi yazar oldum bilmiyorum



Sabá Altınsay'ın Can Yayınları'ndan yeni çıkan Kritimu Girit'im Benim adlı kitabı, dedesi İbrahim Yarmakamakis ve ailesinin hikayesini anlatıyor. Mübadeleyle, önce Küçükkuyu, ardından Çanakkale'ye iskan edilen ve Altınsay soyadını alan İbrahim-Fatma Yarmakamakis çiftinin, Türkiye'de de üç çocukları oldu, biri Sabá Altınsay'ın babası Erdoğan Altınsay'dı. Kitabın kapağını ise, bizzat İbrahim Yarmakamakis'in bir daha göremediği Girit'te çekilmiş bir fotoğrafı süslüyordu.



n Bu ilk romanınız, nasıl ortaya çıktı? Neden Girit?



- Girit'i yazmayı çok uzun yıllar önce planlamıştım. Mübadele denen o travmayı, bir kelime olarak değil, insana verdiği acı olarak görüyordum. Doğrusunu isterseniz, yazarlık serüvenine başlamak için mi Girit'i seçtim, Girit'i seçtiğim için mi bu serüvene atıldım, netleştiremiyorum. İlki daha doğru galiba. Edebiyat yazmak istiyordum ve insanı arıyordum. Girit'e rastladım. Yakınımdaydı, Giritli'ydim; belki onun için kolayca gördüm onu. Kimbilir?



n Küçüklüğünüzden bu yana ne tür Girit hikayeleriyle büyüdünüz; kim neler anlattı size? Yazdığınız olaylar gerçeğe ne kadar yakın?



- Ne yalan söyleyelim; kimse bir şey anlatmadı. İbrahim Yarmakamakis, ben iki yaşındayken, babaannem ise ben doğmadan ölmüş. İbrahim'in hayatının ana hatları dışında, hemen hiçbir şey aktarılmış değildi. Çünkü onlar da kendi çocuklarına, yani babama, amcalarıma, halalarıma pek az şey aktarmışlar. Büyük ihtimalle, bundan böyle içinde yaşayacakları toplum tarafından kabul görmek için farklı olan yanlarını yok etmeye çalışıyorlardı. Rumcayı sadece kendi aralarında konuşurlardı. Geçmişle ilişki kesilmişti. Hepsini ben buldum çıkardım. Çoğunu da kurguladım. Ancak siyasi tarih doğrudur. Zaten bunu değiştiremezdim.



n Girit'in dün ve bugün Türkiye ve Türkler için önemi, kültürünün hayatımızdaki yeri ne?



- Bugün, siyasi bir önemi yok. Türkiye'ye ait bir coğrafya değil orası. Nokta! Kültürel değeri olabilir ancak. Ancak Girit kültürü dediğimizde, çoğunlukla mutfak kültüründen söz ediyoruz bugün. Gelenekler, folklorik öğeler ve dil, hemen hemen hiç yaşatılmıyor.



n Son yıllarda Türkiye'de bir Girit'e gitme modası oluştu mu sizce de? Ve neden şimdi?



- Daha önce ne Girit'in, ne Midilli'nin, ne Dimetoka'nın önemi vardı. Bizden önceki nesil pek aldırmıyordu buna. Giritliliğin de önemi yoktu. Böyle alt kimlikler ortaya çıkmamıştı. Her şeyi 12 Eylül'e bağlamayı sevmiyorum ama 80'lerden sonra, bir uçta dayatılan Kürt kimliği, bunun karşılığında dayatılan Türk kimliği, o kadar genel, o kadar derinliksiz, tarife muhtaç bir kimlikti ki kimseye yetmedi. Kimdir bu Türk? Tarif etsek nasıl ederiz? Toplum ucu kimliksizleştirmeye kadar giden bu tür dayatmalara ayak diriyor. Rahatsızlığını gidermek için alt kimlikler oluşturuyor. Giritli, Laz, Gürcü, Egeli, Mardinli gibi. 80 öncesini ve 80'leri takip edip bugünlere geldiğimizde, o günün gençleri olarak bugünkü bizlere rastlıyorsunuz.



n Girit'e özellikle ‘köklerini aramaya' giden insanlar hakkında bir fikriniz var mı?



- Türk milleti zaten gezmeye meraklı. Girit'e de çok giden var. Köklerini aramaya filan gitmiyorlar. Kök aramak ciddi iştir; arşivlere girer, tozlar yutarsınız. Resmo Üniversitesi'ne bağlı Küçük Asya Araştırmaları Enstitüsü'nü kaç Giritli gezgin biliyor dersiniz? Yunancadır üstelik. Bir kısmı da eski yazıdır. Ancak yine de o yürek çarpıntısını azımsayamam. İnsanlar doğdukları evi bulunca, o izlere rastlayınca heyecanlanıyorlar. Bir dedektif gibi tarihin peşinden gidiyor veya kendinizi arıyorsunuz. Dilerim daha çok Giritli arar, bulur izlerini.



n Giritliler, ‘Giritli olmakla' neden diğer mübadillerden çok daha fazla övünürler?



- Giritliler Giritli olmakla o zaman da övünürlerdi. Kendilerini ayrı tutarlardı. Öyle ki 1905 Seriso ihtilalinde Venizelos, tam bağımsızlık istemiştir. Yani Osmanlı'ya veya Yunanistan'a bağlanmak yerine tam bağımsız Girit ülküsünü savunmuş, bir kısım Giritli Müslüman tarafından da desteklenmiştir. Bugün de Giritliler, Yunanlılar'la yakınlaşmaz, kendilerini Yunanistan'dan saymazlar. Tıpkı Türkiye'deki Giritliler'in kendilerini başkalarından ayrı tutması gibi.



Kaynak: Hürriyet Gazatesi - Emel Armutçu

ALINTI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder