30 Nisan 2010 Cuma

“DRAMA KÖPRÜSÜ HASAN DARDIR DARACIK ÇOK İSTEMEM YANKO ÇORBACI BİN BEŞ YÜZ LİRACIK”

“DRAMA KÖPRÜSÜ HASAN DARDIR DARACIK ÇOK İSTEMEM YANKO ÇORBACI BİN BEŞ YÜZ LİRACIK”




--------------------------------------------------------------------------------





Belki Drama’lı Hasan artık aramızda yok, Drama Mahpusu’ndaki Karakedi çoktan beri inlemez olmuş. Martin tüfek çürümüş, barut kokusu yok olmuş, köprünün soğuk suları akmaz, tas ise toprak olmuş. Yanko çorbacı çoktaaaan gitmiş. Ama tek bir şey değişmemiş, o da “Drama köprüsü Hasan dardır geçilmez”

Evet, yılların gerçek bir öyküsü dillere destan olmuş Drama Türküsü. Halen onunla hüzünlenir, onunla coşarız. İçimizi bir hüzün kaplar o türküyü dinlediğimizde. Çünkü o türkü bize uyar, bizi bize anlatır. O türkü biziz aslında. O türkü damarlarımızda şırıl şırıl delice akan kıpkırmızı kandır. Köprünün özlemiyle birlikte güneşin doğuşunu seyretmeyi bekleriz. Kimbilir, belki sahiden güneş bir gün yeniden doğar o yeşil ormanların tepelerinden. Şahin bey’i de sırtına alarak süzülür Drama’nın ovasına. Yanındaki Serez ovası altın yuvası derler ya, işte aslında gönlümüzün parıltısı odur. Biz o parıltıya aşığız, yüreğimiz temiz, kalplerimiz yankı edercesine parıltıyla etrafına ışık saçar.

Ammaaaa, o ışığın kim ki farkındadır?

Değerli okurlarım, yeter bukadar zannedersem. Daha yazacak çok şeyler var bende. Şair değilim, ama hatasıyla doğrusuyla, günahıyla sevabıyla içimden yazmak geliyor. Drama’da yaşayan Türkler uzun yıllar önce Türkiye’ye göç ederek kendilerine yeni bir vatan edinmiş olsalarda, halen yürekleri buralarda çarpıyor. Osmanlı döneminden bu yana Balkan coğrafyasındaki hareketlerde çok önemli bir yeri olan, adına türküler yakılan ve bizim Batı Trakya’mızda da geniş bir şekilde halen günümüzde ağızdan ağıza dolaşıp söylenen Drama Köprüsü türküsü sonunda taş yerinde ağırır misali ortaya çıktı ve tam anlamıyla gerçekleşti. Böylece Drama köprüsünün yeri konusunda bugüne kadar net ortak bir görüş oluşmamış, aksine köprünün nerede ve hangisi olduğu bilinmiyordu. İşte Drama’daki Mübadiller Derneği başkanı Nikos Laçistalis, Drama Köprüsü'nün yerini tespit ettiğini açıkladı. Drama’lı Hasan’ın türküsü vardı ancak köprüsü yoktu. Şimdi artık hem türküsü var, hem de Drama’nın bir de halkları birleştirecek bir köprüsü var.

Bu bilgi üzerine Lozan Mübadilleri Vakfı'nı Drama’ya davet eden Başkan Laçistalis, bir önemli projeye de imza atmış oldu. Lozan Mubadilleri Vakfı Korosu İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında Selanik ya da Atina’da vermeyi planladığı konseri Drama’da gerçekleştirildi.

Konserde İstanbul Türküleri ile “Drama Köprüsü Bre Hasan”, “Drama’nın İçinde Yaparlar Pazar” adlı türküler önce korolar tarafından ayrı ayrı, daha sonra da birlikte Türkçe ve Yunanca olarak seslendirildi. Lozan Mubadilleri Vakfı Korosu ile Bizans Müziği Kavalas-Sofias Neohoritu koroları Konser sonunda Drama’lılar tarafından ayakta alkışlandı.

Koronun içinde önemli bir konuya değinmeden geçemeyeceğim. Narlıköy’lü olan, T.C. eski Karayolları Genel Müdürü Ali Ağaoğlu’nun kızı bayan Yasemen Ağaoğlu da koronun içinde Drama türkülerini okudu. Kendisi aslen Narlıköylü ancak İstanbul’da ikamet ediyor. Ali Ağaoğlu aynı zamanda Susurköy eski belediye başkanı Mustafa Mustaoğlu’nun da amcasıdır.





NİKOS LAÇİSTALİS: “TÜRKİYE’DEN BÖLGEMİZE BU KÖPRÜYÜ GÖRMEYE GELSİNLER”

“Drama Küçükasyalılar Kültür Derneği başkanıyım ve aynı zamanda bir araştırmacı olarak 19. ve 20. Yüzyılın Drama’sını araştırıyorum. Türk’lerin yaşadığı dönem ve daha sonrasını araştırıyorum. Bu araştırmalar esnasında, sizlerinde bildiği gibi türkülere konu olan “Drama Köprüsü”nü nihayet buldum. Önceleri orasımıydı, burasımıydı der dururduk ve elimizde sağlıklı bilgiler yoktu. Ancak bu gün şunu emin olarak söyleyebilirim, Drama Köprüsü Nikifiros (Nusratlı) köyünde bulundu. Türkünün içinde de geçtiği gibi bu gün halen ancak ayakta kalan bölümleriyle tarihe tanıklık etmektedir. Evet, Drama Köprüsü dardır, Drama Köprüsü buradadır. Bu önemli neticenin ardından Türkiye’den sürekli bölgemizi ziyarete gelen dostlarımızı, arkadaşlarımızı buraya davet ettim. Kendilerini davet ettim ve gerçek belgelerle kendilerine Drama’lı Hasan’ın köprüsünün bu köprü olduğunu göstermiş oldum. Köprünün bulunduğu bölgeye gittik ve ardından Drama Belediyesi ve diğer belediyelerin de katkılarıyla bu güzel ve anlamlı geceyi organize ettik. Sizlerinde gördüğü gibi bu akşam burada Türkiye’den gelen Lozan Mubadilleri Vakfı Korsu ile bizim derneğimizin korosu Drama Köprüsü türküsünü Yunanca ve Türkçe olarak birlikte söylediler. Bizlerin bu buluşması burada ikinci defa gerçekleşiyor. Bizlerde İstanbul’a gidip ortaklaşa etkinlikler gerçekleştiriyoruz.

Sonuç itibarıyla gerçek köprünün bulunmasının ardından, Drama Köprüsü halkları birleştiren ve sevgi saygı çerçevesinde birlikte kalkınarak yaşamalarına vesile olsun.

Şans artık sizin elinizde, Türklerin demek istiyorum çünkü Drama Köprüsü’nün öyküsü türkülere konu olmuş ve tüm Türkiye’de derin bir şekilde ağızdan ağıza yıllarca süregelerek söyleniyor. Bu vesileyle bölgemizde bulunan bu köprünün tanıtımını en iyi şekilde yaparak Türkiye genelinden bölgemize bu köprüyü görmeye gelsinler.”





SEFER GÜVENÇ: “DRAMA KÖPRÜSÜ’NÜN TÜRKÜSÜ VARDI, KENDİSİ YOKTU”

Lozan Mübadilleri Vakfı başkanı Sefer Güvenç Birlik gazetesine bu etkinlik hakkında şunları söyledi:

“Drama Köprüsü’nün türküsü vardı, kendisi yoktu. Drama’yı ziyaret eden bütün Mübadillerin yani Drama bölgesinden göç etmiş olan ailelerin çocukları ve torunlarının sorduğu ilk soru “Drama Köprüsü nerededir? Bugüne kadar aldıkları cevap, “Drama’da köprü yoktur” olmuştu. Ancak buradaki Mübadillerin başkanı Nikos Laçistalis uzun bir çalışmadan sonra Drama Köprüsü’nün yerini tespit etti ve bizide bu konuda bilgilendirdi. Bizde “İstanbul 2010” Kültür Etkinlikleri kapsamında Yunanistan’da vermeyi düşündüğümüz konseri Drama’ya kaydırdık. Böylece Drama Köprüsü bir Kültür köprüsü, barış köprüsü oldu. Ben Drama halkına, Drama belediyesine ve diğer belediyelere ve başkan Nikos Laçistalis’e ve emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.”





Drama Valiliği’nde bulunan “Konstandinos Karamanlis Kültür Etkinlikleri” salonunda gerçekleşen etkinliği izlemeye gelen Drama Metropoliti Pavlos, etkinlik sonrası sahneye çıkarak Türkiye’den gelen Koronun en yaşlı ve kıdemlisi olan 1914 doğumlu Yanya göçmeni Lütfü Karadağ’a bir plaket sundu. Plaketi sunmazdan önce yaptığı konuşmasında Türkiye’den gelen konukları Türkçe selamladı ve “hoşgeldiniz” dedikten sonra şunları söyledi:

“Sizleri burada aramızda görmekten sevinç ve mutluluk duyuyoruz. Müzikler, tarihi kalıntılar bizleri birleştiriyor. Biz nasıl Türkiye’deki tarihi kalıntıları ziyaret ediyorsak, sizlerde buralara gelerek dedelerinizin yaşadığı yerleri görün. Sizler göçün acılarını iyi biliyorsunuz. Drama’dan ayrılırken şu mesajla gidin, söylemiş olduğunuz türkünün hikayesi olan bu köprü, burada yaşamış olan ve oradan buraya göç etmiş olan insanların sevgisini birleştiriyor. Çok teşekkür ederiz ve güle güle gidin.”





SÜMELA MANASTIRI’NDA AYİN YAPMAK İSTİYORUZ

Etkinliğin ardından salondan ayrılırken TRT Temsilcisi Birlik gazetesi sahibi İlhan Tahsin’e çok özel açıklamalarda bulunan Metropolit Pavlos şunları söyledi:

“Konuştuğunuz mükemmel Yunancadan ötürü sizleri tebrik ediyorum. Ben de göçmenim. Benim ailem Trabzon’dan Drama’ya göç etmiş. Zaman zaman gidip oralarını ziyaret ediyorum. Sümela Manastırı bizim için büyük önem taşıyor. Babalarımız oradan gelirken Meryem Ana’nın ikonunu oradan Darama’ya getirmişler. Bizim için kutsal olan bu ikonun yeri aslında orasıdır. Onun yeri oradadır. Eğer Türk devleti Sümela Manastırı’nda yılda birkaç defa ayin yapmamıza izin verirse, o kutsal ikonu yeniden oraya götürmeyi düşünüyoruz. Aslında bu Türkiye açısından da bir zenginliktir. Biz dinler arası hoşgörüye önem veriyoruz. Savaşlar artık geride kaldı. Sizler 80 milyonsunuz ve bizler sadece 10 milyonuz. Bu 10 milyon da zaten giderek yaşlanıyor, dolayısıyla savaşa dahi gerek yok. Umarım bizim kutsal bayramlarımızda Sümela Manastırı’nda ayin yapmamıza Türk Devleti müsade eder, bunu çok arzuluyoruz. Sümela Manastırı’nda ayin yapmak istiyoruz.” Dedi.





BİR DALDA İKİ KİRAZ, BİRİ AL BİRİ MAVİ

Onlar sahneye çıkarken heyecanlı ve yıllardır pek de dillendiremedikleri kimliklerini birlikte söylemenin rahatlığı içindeydiler. Vakıf başkanı Sefer Güvenç Yunanlılara “bir dalda iki kiraz” olan birer beyaz meddil hediye etti.

1925'te Selanik'ten başlayan yolculuğu şöyle anlatıyor bir mubadil: "Samsun'a gidecektik. Gemide çok sayıda tütüncü mübadildik. İstanbul'a vardığımızda liman idaresi, geminin Karadeniz'e gidemeyecek kadar eski olduğunu söyleyince çok üzüldük. Tütün dikme mevsimiydi, mutlaka gitmeliydik. Yola devam... Samsun'a tam üç günde vardık. Bizim Yunanlılarla öyle çok ortak yanımız var ki, birbirimize düşman olamayız."

Lozan Mübadilleri Vakfı Başkanı Sefer Güvenç'in, "mübadilliği bilince çıkarmasaydık, bu örgütlenme olmazdı," sözleriyle de daha anlaşılır oluyor.

1 Mayıs 1914 doğumlu Lütfü Karadağ ise hikayesini " 18 Temmuz 1924'de Yanya'dan vapurla İstanbul Pendik!e geldik" sözleriyle özetliyor.

Bu buluşmalarda en çok duyulan soru belli: "sizinkiler neredenmiş?"

Bizimkiler, Drama'dan.

Mübadiller, geçen yıl 30 Ocak günü ilk buluşmalarında , Türkiye'den Yunanistan'a giden mübadil konuklarıyla da beraberdiler. Ünlü müzisyen Monolis Rezolis , o toplantıda "Aşağıdan birileri tepinmedikçe, yukarıdan birileri vurmadıkça bu dostluk çökmez," demişti.





MÜBADİL KİME DENİR?

Mübadil, Lozan Barış Anlaşması'nın bir eki olan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Yunanistan Hükümeti arasında, 30 Ocak 1923'de imzalanan "Halkların Mübadelesi Sözleşmesi " çerçevesinde zorla göç etmek zorunda kalan insanlara deniyor. İşte bu sözleşme çerçevesinde, Yunanistan'daki yerleşik Müslümanlar Anadolu'ya; Anadolu'da yerleşik Rumlar da Yunanistan'a göç etmek zorunda kaldılar.

Halkların mübadelesi sözleşmesi; sadece 1923'teki yerleşik nüfusu değil, 1912'den itibaren yurtlarını terk etmek zorunda kalanları da kapsıyordu . Bu anlamda fiili duruma yasal bir açıklık kazandırılmıştı.

Mübadele kapsamında Küçük Asya ve Trakya'dan Rumeli ve Adalar'a göç edenlerin sayısı 1,200,000, Rumeli ve Adalar'dan Anadolu ve Trakya'ya göç edenlerin sayısı, 600,000 kişi civarında kabul ediliyor.





HÜKÜMET İZNİ OLMADIKÇA

Sözleşmenin birinci maddesi'nde, "Türk topraklarında yerleşmiş Rum Ortodoks dininden Türk uyruklularla Yunan topraklarına yerleşmiş, Müslüman dininden Yunan uyrukluların, 1 Mayıs 1923'ten başlayarak zorunlu mübadelesine girişilecektir. Bu kimselerden hiçbiri, Türk hükümetinin izni olmadıkça Türkiye'ye ya da Yunan hükümetinin izni olmadıkça Yunanistan'a dönerek oraya yerleşemeyeceklerdir ."

"Türkiye'den Yunanistan'a göç edenlerin kültür, sanat ve folklorik değerleri korumak için çeşitli etkinlikler yaptıklarını, kendi aralarında dernekler, vakıflar kurarak örgütlendiklerini, araştırma enstitüleri, müzeler kurduklarını görüyoruz."





DRAMA KÖPRÜSÜ RUMELİ YÖRESİ

Drama köprüsü Hasan dardır geçilmez

Soğuktur suları Hasan bir tas içilmez

At martinini Debreli Hasan dağlar inlesin

Drama mahpusunda Hasan Karakedi dinlesin





Mezar taşlarını Hasan koyun mu sandın

Adam öldürmeyi Hasan oyun mu sandın

At martinini Debreli Hasan dağlar inlesin

Drama mahpusunda Hasan dostlar dinlesin





Drama köprüsü Hasan dardır daracık

Çok istemem Yanko Çorbacı bin beş yüz liracık

At martinini Debreli Hasan dağlar inlesin

Drama mahpusunda Hasan Karakedi dinlesin





Drama köprüsünü Hasan gece mi geçtin

Ecel şerbetini Hasan ölmeden mi içtin

At martinini Debreli Hasan dağlar inlesin

Drama mahpusunda Hasan dostlar dinlesin

alıntı..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder