24 Nisan 2010 Cumartesi

“Şarkılar mübadiller için kültürel bir miras”

“Şarkılar mübadiller için kültürel bir miras”


Mübadelenin üzerinden 86 yıl geçti. Bu 86 yılda da birçok şey değişti. Eskiden farklı olmak herkes tarafından iyi karşılanmıyordu. Homojen toplum, ideal toplumdu. Günümüzde kültürel farklılıkların dile getirilmesi daha kolay ve bu farklılıklar da ilgi çekiyor. Yani artık, nereden geldiğimizi söylemek normal bir şey oldu.“Kimiz” araştırmaları yoğunlaştı. Yeni kuşaklar geçmişlerini araştırmaya, sahip çıkmaya başladılar. Yazar Ahmet Yorulmaz’in dediği gibi, “Birinci kuşak yeni yerine alışmaya çalışır, ikinci kuşak kazanmaya bakar üçüncüsü ise köklerini aramaya çıkar.”



Ortak kültür mirasını koruma konusunda müzik anahtar bir öğe sanıyorum, ne dersiniz?



Bildiğiniz gibi mübadele ile yeni vatanlara doğru yolculuğa çıkan mübadillerin bir kısmı hiç bir şey getiremeden topraklarından ayrıldılar, bir kısmı ise bu yolculukta yanlarında bir kaç parça eşyalarını getirebildiler. Bir vatandan diğer vatana yolculuk eden bu eşyalar, zaman içinde kayboldu, kırıldı ya da halen aile bireyleri tarafından saklanmakta. Ancak sosyo-ekonomik statüsü ne olursa olsun, tüm mübadiller aynı zamanda beraberlerinde kültürlerini ve anılarını degetirdiler. Mübadil hafızaları belki de mübadil valizlerinin en değerliparçalarını oluşturmaktaydı. Türkçeden farklı bir dil, farklı aksanlar,farklı yemek kültürleri ve müzik kültürleri mübadil hafızalarında yolculuk eden bu soyut eşyalara örnek olarak sayılabilir. Yerleşilen yeni yerlerdeki şartlara ve topluma gerek sosyal gerek ekonomik uyumsağlama kaygılarının şiddetine bağlı olarak kimi kültür öğeleri unutuldu, kimileri ise kuşaktan kuşağa aktarılabildi. İşte şarkılar,belki de bu aktarılan öğelerin en başında geliyor.



“Şarkılar bir toplumun ya da topluluğun yansıması”



Şarkılar, eski ve geleneksel değerler ile günümüz arasındagüçlü bir bağ oluşturuyor. Şarkılar geçmişin bugüne kalıntıları. Aynı bağlamda mübadiller ve mübadil çocukları için bazen bir şarkı veya şarkının sadece bir sözü, geçmişe açılan bir kapı oluşturuyor, bazen onları doğdukları topraklara götürüyor, bazen o topraklarda yitirilen bir aile ferdini anımsatıyor. Her şarkının anlamı ve hissettirdiği duygular farklı da olsa şarkılar mübadiller için kültürel bir miras olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenledir ki kuşaklararası aktarımda en belirgin öğelerden biri müzik.



Bu durum mübadeleye tabi tutulan her iki ülke halki için de geçerli mi?



Evet, geçerli.



Şarkıların mübadillerin yaşamlarıyla ve de mübadele ile doğrudan bağlantısı olduğunu söylemek dogru olur mu?



Yanlış olmaz, ancak burada bir açıklama yapma gerekliliği hissediyorum: bahsettiğimiz şarkıların hepsi mübadele acısını ya da vatan özlemini konu alan şarkılar değil. Bir tarafta karşımıza mübadele acısını,üzerinde doğulan toprakların hasretini, kısacası zorunlu göçü ve duygusal etkilerini anlatan şarkılar çıkıyor. Diğer taraftan, mübadilşarkıları diyebileceğimiz, ask, kadının güzelliği, ayrılık, evlilikgibi farklı temalara sahip şarkıları ikinci bir grupta toplamak mümkün. Kimileri çok bilinen, kimileri ise sadece belirli mübadil grupları tarafından bilinen şarkılardan oluşan bu grup şarkıların mübadele ya da sonuçları ile bağlantısı dolaylı da olsa mübadiller için zorunlu terkedilmiş topraklarla aralarında görünmez bağları oluşturuyorlar.



Bu ayrımın dışında, bu mübadele ve mübadil şarkılarını etki ettikleri coğrafi bölge ve döneme göre ayırmak mümkün mü?



Evet, mümkün. Ben araştırma yaparken, mübadele ve mübadil şarkılarını, bölgesel şarkılar, ortak şarkılar, İzmir ve Rebetiko şarkıları vemübadele sonrası şarkılar diye dört ayrı gruba ayırdım.



Bölgesel veya geleneksel olarak adlandırabileceğimiz şarkılardan kısaca bahsedebilir misiniz?



Bölgesel ve veya geleneksel olarak adlandırabileceğimiz şarkılar kısıtlı bir coğrafi bölgede ortaya çıkmış ve genelde yalnızca bu bölge halkı tarafından bilinen, söylenen şarkılardır. Bu tür şarkıların bölgeyle, köy yaşamı ve gelenekleriyle, komşulukla ve güncel hayatla ilişkisi diğer gruplardaki şarkılara oranla daha belirgindir. Genel olarak bu tür şarkılar mübadele öncesi yazılmış ve söylenmiştir, bu nedenle nadiren mübadele, özlem ve göç acısı konularını içerir. Ancak mübadele üzerine yazılmışları da vardır. Bölgesel şarkılarda ön plana çıkan temalar biri de evliliktir. Kız verme, kız alma, düğün, nisan,konulu birçok bölgesel şarkı mevcuttur.

Mesela, Gurbete Gidiyorsun isimli bir Girit türküsü var. Bu türkü Giritli mübadiller tarafından Yunanca söylenmektedir:



Kimin evine gurbete gidiyorsun

Evin temelleri de ağlıyor

Kız kardeşlerin de ağlıyor

Minicik kızlar gibi



Gelinimiz pek tatlıdır

Ama doğrusu damadımız da

Köyümüzde ondan iyi

Delikanlı yoktur



Bir örnek daha verelim. Aslı Makedonca (ya da Slavca) olan istemediği biri ile evlendirilen bir kadının türküsü var:



Ezandan ezana sıkıntılıyım

Yabancılar geldi beni almaya

Kandırdılar beni çıkardılar dağlara

A deli bekçi al tüfeğini

Kaçalım dağlara doğru

Geniş ovalara yüksek dağlara



Bu şarkılar LMV tarafından derlenmiştir. Bu şarkıların bir kısmı, bölgesel olmaktan çıkıp daha geniş bir dinleyici kitlesine yayılmıştır. Örneğin Samiyotissa, yani Sisamlı kız, ya da Kanarini mougliko yani Tatlı kanaryam hemen hemen tüm mübadillerin bildiği bir parçadır.



Ortak şarkılar?



Ege’nin her iki yakasında da söylenen, diğer bir deyişle hem Türk hem de Yunan halklarının bildiği, dinlediği ya da söylediğişarkıları ortak şarkılar olarak adlandırabiliriz. Bu tür şarkıların güfte ve besteleri de iki halkın ortak yapımı olabilir, kökenleri Türk,Yunan, Ermeni, Yahudi ya da anonim olabilir. Sonuç olarak bu şarkılara yüzyıllarca aynı topraklar üzerinde yaşamış farklı dinden ve dildeninsanların ortak eserleri demek kanımca yanlış olmaz.



Bu şarkıların ana teması nedir?



Ana temayı aşk oluşturur. Bu şarkılar bence mübadeleşarkıları değildir, ancak göç acısını anlatanlarına da rastlamak mümkündür. Ortak şarkılar Ege’nin bir kıyısından diğer kıyısına yolculuk etmiş, değişikliğe uğramış ve farklı müzisyenler tarafından farklı yorumlanmış şarkılardır.



Bu şarkıların ortak kimlikleri biliniyor mu?



Aslında çok fazla bilinmez ya da önemsenmez. Bu şarkılar Türkiye’de Türkçe söylenir ve Türk şarkıları olarak bilinir. Birçoğu Türk Sanat Müziği eserlerindendir. Aynı şarkılar Yunanistan’da Yunan şarkıları olmuştur, Yunanca söylenirler. Ancak Türkiye’nin aksine Yunanistan’da bu şarkıların bazılarının kimi sözleri halen Türkçe söylenmektedir. Yunanca ve Türkçe sözler nadiren aynı anlamı taşırlar.



Bu şarkılara örnek verebilir misiniz?



Tabii ki… Telgrafın telleri, Darıldın mı gülüm bana, Gemilerde talim var, Küçük yaşta aldım sazı elime, İndim havuz başına, Ödemiş kavakları, Bir dalda iki kiraz gibi şarkılar sayılabilir.



Ortak şarkılar, sadece belirli bir bölgede tanınan ve söylenen şarkılar mı?



Hayır değiller. Kırsal kesimde de kentlerde de bilinenleri var. Günümüzde halen çalınıp söyleniyor, en çok ilgiyi de orta yaş ve üstü dinleyicilerden görürler.



İzmir ve Rebetiko şarkıları?



Mübadele acısını, zorunlu terk edilen yerlere duyulan hasreti, özetle zorunlu göçten kaynaklanan duyguları anlatan şarkılara en iyi örnekleri İzmir ve Rebetiko şarkılarda görüyoruz. O halde bu grubu giren şarkılara mübadele şarkıları demek de yanlış olmaz. Ancak burada bahsettiğim Rebetiko şarkıları 1922-1932 yılları arasında yazılmış olan 1. dönem Rebetiko şarkılarının bir kısmıdır. Birinci dönem Rebetiko şarkılarında ana temalarını göç acısı, sefalet, aşk,kadın, özellikle de İzmirli kadınların güzelliği, nostalji, terk edilenyerlerin güzelliği ve sık sık esrar oluşturur. Bu şarkıların bir kısmıda aynı zamanda mübadil şarkıları ve mübadil şarkılardır.



Neden?



Çünkü, Küçük Asya’dan, özellikle de İzmir’den Yunanistan’a gitmişlerdir.

İzmir şarkıları olarak adlandırdığımız şarkılar, mübadele öncesi çok kültürlü bir dokuya sahip olan İzmir’de birçok müzik akımının etkisinde kalmış şarkılardır. Özellikle batı müziğinden ve dönemin opera akımlarından etkilenmişler. Terk edilen yerlerin güzelliği ve eski vatana hasret İzmir şarkılarının da ana temalarındandır. Ancak bu şarkılarda bazen geri dönme umuduna da yer verilmiş.



Mübadele sonrası şarkılar?



Bu şarkılar tam olarak mübadil şarkıları değildir. Daha çok mübadele acısını ve eski vatana duyulan özlemi anlatan şarkılardır. Çoğunda Türk ve Yunan halkının geçmişte kardeşçe yasadığı belirtilmektedir. Genelde 1970 yılı sonrası yazılmış ve bestelenmiş olan bu şarkıların örnekleri Yunanistan’da daha çoktur. Ancak bu gruba mübadeleden yıllar sonra Yunanistan’a gitmek zorunda kalan İstanbul Rumlarının şarkılarını da dâhil etmek yanlış olmaz. Çünkü dediğimiz gibi tema hasret ve acıdır. Bir örnek verelim: Maria Rita Epik, Thalassa adlı şarkısında şöyle der:



Geçmiş in kiliseleri bize

Camiler size seslenir

Ninemin bağları sana üzüm

Tarlan bana tütün verir

Zeytin sakız gibi iç içeyken

Bir karayelle savrulduk

Sonunda ölülerimiz ve biz

Bu şarkıda buluştuk.



Georges Dalaras’in seslendirdiği Dostluk Şarkısı (orijinal adıyla Mestou Vosporou) yine bu grup şarkılara bir örnek olabilir. Bu şarkıda da yine halkların kardeşliği vurgulanmaktadır.



Ben Türk’üm, sen Rum

Ben de halkım sen de halksın

Senin inancın İsa, benimki Allah

Ama ikimize de düşen ah ile vah

Biraz sevgi ve biraz şarapla,

Sen de sarhoş olursun ben de

Al iç tasımdan

Can dostum ve kardeşim



Bu şarkıların yeniden değer kazanması için yapılan çalışmalar nelerdir?



Bu şarkıların yeniden değer kazanması bir yandan her iki ülkedeki mübadil vakıf ve derneklerinin bir yandan da şarkıcı ve müzisyenlerin aracılıyı ile olmuş. Dernekler ve vakıflar, müzisyen ve şarkıcılardan farklı olarak bölgesel, geleneksel şarkıların yeniden derlenmesi amacı ile de çalışiyorlar. Ancak bu grup şarkılar ticari getirisi yok denecek kadar az olduğundan sanatçılar tarafından gereken önemi görememişler.



Lozan Mübadilleri Vakfı’nın yaptığı çalışmalar dikkate değer, değil mi?



Tabii ki. zaten vakfın kuruluş amaçlarının başında mübadillerin; kültür, sanat, folklorik değerlerini korumak, yaşatmak var. Türk mübadillerin bölgesel ve geleneksel şarkıları ile ilgili en detaylı çalışma şu ana kadar LMV tarafından yapılmıştır. LMV farklı mübadil gruplarıyla sözlü tarih çalışmaları gerçekleştirmiş ve bu çalışmaların sonunda Belleklerdeki güzellik: Mübadele türküleri adlı bir kitap ve mübadillerin kendilerinin seslendirdiği kısa şarkılardan oluşan bir CD hazırlanmıştır. Bu kitapta mübadil türküleri söylenildiği dillere göre ayrılmış: bu diller Makedonca, Yunanca, Türkçe, Pomakça ve Ulahçadır. LMV’nın mübadil türküleri derleme çalışmaları devam ediyor.



“LMV mübadil bestekârlarla ilgili araştırmalar da yapıyor”



Müzik alanındaki diğer önemli etkinlik ise Lozan Mübadilleri Derneği tarafından 2005 yılında kurulan Mübadil korosudur. Bu koro,mübadil çocuk ve torunlarından oluşmaktadır, ayrıca halen birinci kuşak Yanya mübadili de koronun en önemli elemanıdır. Koronun birçok repertuarı var ancak bunlardan en önemlileri Rumeli şarkıları repertuarı, mübadil türküleri repertuarı ve ortak şarkılarrepertuarıdır. Koro ortak şarkıları Türkçe ve Yunanca söyluyor. 2005’ten bu yana Türkiye’nin farklı şehirlerinde ondan fazla,Yunanistan’da ise iki konser vermiş. Koro çalışmalarına devam ediyor.



Bu tür girişimler Yunanistan’da da var mı?



Evet, Yunanistan’da da mevcut. Atina’daki Küçük Asya AraştırmalarıMerkezi mübadil şarkılarını arşivlemekte, birinci kuşak mübadillerin kayıtlarına sahip. Bu merkezde aynı zamanda Küçük Asya müzik aletlerinin koleksiyonu bulunuyor. Merkez geleneksel şarkılarla ilgili birçok çalışma yayımlamış. Bu merkezin dışında Yunanistan’ın birçok şehrinde mübadil dernekleri mübadele ve mübadil şarkıları üzerine çalısiyor. Bu derneklerin korolarında da ortak şarkılar ve geleneksel şarkılar repertuarı oluşturuyor.



“Rebetiko müziği Türkiye’de 1980 öncesi neredeyse hiç bilinmeyen bir müzik dalıdır”



Şarkıcı ve müzisyenlerin çalışmalarına değinmek ister misiniz?



Son yıllarda mübadil şarkılarına verilen önem şarkıcı ve müzisyenler için de artti. Şarkıcı ve müzisyenler ortak şarkıları tekrar yorumlayarak Türk müzik kültürüne katkıda bulunuyorlar. Ortak şarkıları hem Yunanca hem de Türkçe seslendirmişler. Böylece yıllardır Türk şarkıları olarak bildiğimiz şarkılar ortak kültür mirasına dönüşmüş. Candan Erçetin, Buzuki Orhan Osman, Melahat Gürses, Cihat Aşkın, Yeni Türkü ve tabiî ki en başta Muammer Ketencoğlu bu alanda çalışma yapan sanatçılardandır. Yunanistan’da bu tür çalışmalar Türkiye’den daha önce başlamış. En önemli şarkıcılardan biri Stelio Kazancidis, İstanbul ve Anadolu şarkılarını yorumlamış, tamamı Türkçe olan cdleri de mevcut. Haris Alexiou, Glykeria ve Georges Dalaras da bu müziklere emeği gecen önemli sanatçılardandır.



Rebetiko müziği ise Türkiye’de 1980 öncesi neredeyse hiç bilinmeyen bir müzik dalıdır. Rebetiko’yu Türkiye’ye Muammer Ketencoğlu tanıtmış. Günümüzde sayıları durmadan artan rebetiko cdleri ve konserlerine rağmen bu müziğin dinleyici kitlesi halen kısıtlı.



Türk-Yunan ilişkilerinin gelişmesinde müziğin etkisini nasıl yorumlarsınız?



Ortak şarkıların çoğu son yıllarda Yunanistan’da ve Türkiye’de yeniden gündeme gelmiş. Kanımca şarkılara tekrar değer kazandırılması, 1999’dan bu yana gerek Helsinki zirvesi gerekse her iki ülkede de yaşanan deprem felaketindeki ertesinde başlayan, son dönem Türk-Yunan yakınlaşmasının müzik alanında verdiği meyvelerdir. Yeniden yorumlanan bu şarkılar bir yandan genç kuşakların da ilgisini çekmiş; diğer yandan da iki halkın ortak kültür mozaiğinin parçaları olduğunun hatırlanmasına yaramıştır. Gördüğümüz gibi şarkılar mübadiller ile doğdukları topraklar arasındaki görünmez bağlar. Mübadele şarkıları, mübadil şarkıları, ortak, bölgesel ya da Rebetiko şarkıları aralarındaki tematik ve müzikal anlamdaki farklılıklara rağmen aslında Türk ve Yunan halkları arasında da görünmez bağ oluşturan şarkılar.



“Onlar, yüzyıllarca aynı topraklar üzerinde yaşamış halkların günümüze kalan deyişleri. Mübadele ile yok olan çok kültürlülüğün belki de son temsilcileri”



Müziğin halkları yakınlaştırıcı etkisini savunabiliriz. Tarihi yeniden yorumlamada ortak noktalar ve paylaşılan duygular bize yol gösterebilir. Bu iyimser görüşle, müzik sadece Cd’lerden dinlenerek değil, aynı zamanda müziğe bağlı birçok faaliyet ile örneğin ortak konser organizasyonları, ortak müzik konulu konferans ve seminerler, müzik ile ilgili ortak yürütülebilecek araştırmalar karşılıklı anlayışı geliştirebilir ve birleştirici bir etki sağlayabilir. Ortak müzik kültürümüzün hatırlanmasının ve yeniden değer kazanmasının iki ülkehalkı yakınlaşmasında önemli bir etken olacağı kanısındayım.



Ünlü udi Nikos Saragoudas’in da dediği gibi, “Türk ve Yunan halklarını ayıran sınırlar, aynı şarkılarla duygulanmamıza engel olamaz. Dilimiz, dinimiz, soyumuz farklı olabilir. Ama aynı coğrafyanın insanlarıyız, aynı duyguları paylaşıyoruz.” Ya da şöyle de diyebiliriz: Dedemin en sevdiği şarkının Yunan arkadaşlarımın dedelerinin de en sevdiği şarkı olması sizce de bir yakınlık duygusu uyandırmıyor mu?



Peki, mübadele sonrası mübadil müziklerinde değişim var mı?



Mübadil müziklerinde değişim var ve yok aynı zamanda. Bu bahsettiğimiz mübadil gruplarına ve farklı müzik türlerine göredeğişiyor. Örneğin bölgesel şarkıların birçoğu zamanında kaydedilemediği için unutulmuş ya da unutulmaya yüz tutmuş. Eski geleneklerin günümüzde devam ettirilmediği şehir yaşantısında düğün şarkıları da bir kenara bırakılmış. Diğer bir taraftan birçok mübadil köyünde, özellikle düğünlerde geleneksel şarkılar önemini koruyor. Örneğin Dramalı mübadiller düğünlerine Drama şarkılarını icra edebilecek müzisyenler çağırırlar, ki bunların çoğu da mübadil Çingenelerdir. Bu düğünlerde mutlaka söylenmesi gereken birçok şarkı vardır.

Ancak mübadil müziğindeki en önemli değişim Yunanistan’da yaşanmış. Rebetiko şarkılarının çoğu değişime uğramış, bu müzik dalında kullanılan enstrümanlar bile değişmiş. Bu müzik, zamanla mübadil müziği kimliğini kaybetmiş, yeni kimlikler kazanmış.



“Mutlu göç yoktur” derler, hüzünlü bakış açısı şarkılara yansımış demek doğru olur mu?



Daha önce de belirttiğim gibi mübadil ve mübadele şarkılarıilla da mübadele ve göç acısını konu almazlar. Bence hüzünlü bakışaçısı şarkılara yansımış dediğimizde bunu en net olarak Rebetiko veİzmir şarkılarında görürüz. Tabii bir de şarkıların hissettirdikleri var. Melodisi neşeli de olsa, sözleri göç ile ilgili olmasa da bir mübadile ya da mübadil çocuğuna hissettirdikleri hüzünlü olabilir.Çünkü bu şarkılar artık var olmayan bir köyle, bir evle, bir hayatla ilişkilidir.



Araştırmalarınızı kitap olarak yayımlayacak mısınız?



Doktora tezimi sunduktan sonra tabii ki Türkçe yayımlamak istiyorum. Tezimden sonra da mübadele ve mübadiller üzerine araştırmalarıma devam edecegim.



Işıl Öz (Turkish Journal)



Gökçe Bayındır Goularas, 1979’da İstanbul’da doğmuş. 1998’deGalatasaray Lisesi’nden mezun olmuş. Lisans eğitimini siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler üzerine yapmış. Daha sonra yüksek lisansını Sorbonne ve Assas Üniversiteleri’nde Siyaset Bilimi ve Jeopolitika alanlarında yapmış. Paris’te Akdeniz ülkeleri ekonomik işbirliği konusunda çalışan bir sivil toplum kuruluşunda araştırma görevlisi ve bilimsel komite koordinatörü olarak çalışmış. Sonra işten ayrılıp, yine Sorbonne Üniversitesi’nde Prof. Georges Prevelakis yönetiminde doktora çalışmalarına başladığını öğreniyorum. Halen Selanik mübadilleriüzerine doktora yapıyor.



KAYNAK VE DEVAMI: http://www.turkishjournal.com/i.php?...miras%E2%80%9D



alıntı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder